Saturday, 4 September 2010

unagi nigiri

Kucuk japon restoranin barinda 3 kisi tek basina oturuyor ve hicbiri bir otekini tanimiyor. Suratlarinda tebessum ve merak. 7 japon kayikci seyrediyor mavi beyaz sularda.

Garsonlarin sesi nadiren sabirsiz ama uysal bir *shakuhachi tinisi gibi aralarinda suzuluyor.

Gitti birimiz, tam ikince sise erik sakemi yarilamisken.

Ahsap barin etrafi, kagit oda sakinleri ve salondakiler ,yalniz disardakiler haric, herkes icin zaman zor isitilen sesler karmasi. Herkes sushi istiyor ve cilginca bir istah kahkahasi sanki kulaklari doyurmakla yukumlu.

Yogun ilginin yarattigi mor bir bulut bara yaklastiginda...

Herkesi doyuran o; modern pratikligi komunal dagilima tercih etmez. Ama barin karsisinda butun o elektronik kap kacagiyla ugrasir, baligini buzlarin ustunden alir ve sunar. Olum ve yasam, 6 ile 9, siyah, sari, kirmizi… Cevresindekiler ile kurdugu yakin temasin etkisi ile herhangi bir dogrunun uzerinde kendini konumlandirmiyor. O, beyaz yuvarlak pirinc denizinde baliklarin ustunde kaymakla mesgul.

No comments: